25 Mart 2010 Perşembe

Yaşamın kıyısında

Fatih Akın'in yılanıyım (kısacası bayılırım kendisine). Duvara Karşı'yi sanırsam 10 kere izledim, 5'inde de arkadaşlarıma zorla izlettirdim bir şekilde (beğenmeyen olmadı). İm Juli'yi de çok sevmiştim. Özetle filmden beklentilerim fazlaydı.



Yaşamın kıyısında güzel bir film olmasına rağmen beklentilerimi karşılayamadı doğrusu. Gene Almanya, gene fahişeler, gene Türkiye... Bu kez İstanbul'un yani sıra sonlara dogru biraz da Trabzon... Ara sıra çok güzel replikler... Hatta o repliklerin sırf bir tanesi için filmi bir daha izlerim. Kurban bayramıyla ilgili bir diyalogda geçiyor, izleyince anlarsınız. Yeni olarak interracial lesbian bir alt hikaye gecilmiş.

Görüntüler çok güzel. Belki bir Nuri Bilge Ceylan fotoğrafçılığı yok ama kalburüstü gene de. Tüm bunların yani sıra, dediğim gibi 8/10'lük bir hikayesi, bir kurgusu yok. Güzel bir seyirlik ama bir Duvara Karşı beklemeyin derim ben.

12 Mart 2010 Cuma

Uncle Buck (1989)

Bu aralar eski filmlere olan merakımın artması sayesinde yeniden keşfettiğim filmlere bayılıyorum. Ferris Bueller's Day Off bunlardan birtanesiydi (kesinlikle izlenmeli, onu da yazarız bir ara). Defalarca izlemeye rağmen bunaltmayan, eğlenceli filmleri özler öldüm. Uncle Buck ise kesinlikle izlemeye değer başka bir film. Bir hafta içinde 3 kere izledim (bu benim için bir rekor olmalı). John Candy harikalar yaratmış. Repliklere ise diyecek bir şey yok. Hepsi birbirinden eğlenceli.
Macaulay Culkın ile olan diyoloğu özellikle komedi. İşte o replik:


Miles: Where do you live?
Buck: In the city.
Miles: You have a house?
Buck: Apartment.
Miles: Own or rent?
Buck: Rent.
Miles: What do you do for a living?
Buck: Lots of things.
Miles: Where's your office?
Buck: I don't have one.
Miles: How come?
Buck: I don't need one.
Miles: Where's your wife?
Buck: Don't have one.
Miles: How come?
Buck: It's a long story.
Miles: You have kids?
Buck: No I don't.
Miles: How come?
Buck: It's an even longer story.
Miles: Are you my Dad's brother?
Buck: What's your record for consecutive questions asked?
Miles: 38.
Buck: I'm your Dad's brother alright.
Miles: You have much more hair in your nose than my Dad.
Buck: How nice of you to notice.
Miles: I'm a kid - that's my job.


Tabi bu repliğin 25 saniye olması da ayrı. Merak edenlere videosu:




Filmde diğer dikkan çeken şey ise Buck'in yaptığı devasa pancake. Küçük yeğenine hazırladığı devasa pancake doğum günü pastası ise 'işte hediye dediğin böyle olmalı' dedirten cinsten.



Filmin konusu hakkında yok söyleydi böyleydi diye gevezelik yapmayacağım. Anne babası şehir dışına çıkmak zorunda kalmış, 3 yeğenine kendince bakmaya çalışan (belkide biraz klasik ama John Candy sayesinde eğlenceli) amcanın hikayesi. Ee tabi bir de uyuz kız yeğeni unutmamak lazım. Tabi ki de filmin sonunda sarmaş dolaş sevgi yumağı oluyorlar, ama konumuz bu değil. Neyse en sevdiğim bir diğer replik ise okul müdür yardımcısıyla olan, çoğunluğu kadına laf sokmakla geçen repliğin bası.


[at a meeting with the assistant principal, who's got a big unsightly growth on her face]
Anita: I'm Anita Hoargarth.
Buck Russell: [Staring at it] I'm Buck Melanoma. Moley Russell's wart. Not her wart. Not her wart! I'm... I'm the wart. She's my tumor. My... my growth. My... uh, my pimple. I'm Uncle Wart. Just old Buck "Wart" Russell. That's what they call me, or Melanoma Head. They'll call me that. "Melanoma Head's coming." I'm s... uncle! Maisy Russell's uncle!


Kısacası izlemek için uzun olmayan (sadece 100 dakika), eğlenceli, kafa yormayan, güldüren bir şey arıyorsanız kesinlikle vakit ayırılması gereken bir film.